İspanyol elçi Ruy Gonzalez de Clavijo, Konstantinopolis gezisinde şehrin yapıları, süslemeleri ve genel görünümü hakkında gözlemler yapmıştır. Ayasofya’nın mozaikleri ve Hipodrom (bugünkü Sultanahmet Meydanı) özellikle dikkatini çekmiştir. Clavijo, Hipodrom’un çevresinin yüksek oturma sıralarıyla çevrili olduğunu belirtmiş; çevredeki evlerin ise Hipodrom’daki oyunlarda kullanılan silahlar için depo olarak kullanıldığını ifade etmiştir.
Ayrıca, Hipodrom içindeki Dikilitaş, Yılanlı Sütun, 37 sütunlu revaklı yol ve bronz döküm dört at heykelini de ayrıntılı olarak tanımlamıştır. Bu unsurlar, şehrin geçmişteki ihtişamına dair önemli ipuçları vermektedir. Clavijo’nun yazdıkları sayesinde, fetihten önceki Bizans başkentinin görünümü hakkında fikir sahibi olabiliyoruz Paleologoslar Dönemi ve Son Bizans Canlanması.
Christoforo Buondelmonti Gözlemci Rahip
İtalyan rahip ve gezgin Christoforo Buondelmonti (1385–1430?), Yunanca öğrenmek amacıyla Floransa’dan ayrılıp Rodos’ta sekiz yıl yaşamıştır. Bu süreçte Ege adalarını gezmiş ve izlenimlerini Latince olarak yazdığı Liber Insularum Archipelagi adlı seyahatnamesinde toplamıştır. Eserinin birçok elyazması nüshası günümüze kadar ulaşmıştır. 1897’de Paris’te basılan bu seyahatname, hem kendi döneminde hem de sonraki yıllarda büyük ilgi görmüştür. Yunanca çevirisi ise Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunmaktadır.
15. Yüzyıl Konstantinopolis’i Üzerine Gözlemler
1420-1422 yılları arasında Konstantinopolis’te kalan Buondelmonti, şehri detaylı biçimde anlatmış ve yapılarının çizimlerini yapmıştır. Özellikle Pera (Beyoğlu) dahil olmak üzere çizdiği şehir planı, 15. yüzyıldaki İstanbul’un topoğrafik yapısını belgeleyen önemli kaynaklardan biridir. Gravürlerinde, kentte büyük boşluklar olduğu görülmektedir; bu da şehrin o dönemde ne kadar harap ve terk edilmiş bir halde olduğunu gösterir.
Buondelmonti, Bizans surlarını, limanlarını, kiliselerini, sarnıçlarını ve anıtlarını genel hatlarıyla tanıtmıştır. Özellikle Büyük Saray’ın tamamen terk edildiğini, harabeye döndüğünü ve Ayasofya’nın ayakta kalmasına rağmen çevresinin yıkık olduğunu belirtmiştir. Kentin merkezinden geçen Mese Caddesi’ni ve Ayasofya yakınlarında bulunan on büyük sütunu da çizimlerine dâhil etmiştir. Bu sütunlar büyük ihtimalle Augusteion Meydanı’nın kalıntılarıydı Istanbul Old City Tours.
Heykeller ve Anıtlar Roma Geleneğinin İzleri
Buondelmonti’nin tarif ettiği anıtlardan biri de, bronzdan yapılmış atlı imparator heykelidir. Başlangıçta İmparator Theodosios için yapılan bu anıt, daha sonra İmparator Jüstinyen’e atfedilmiştir. Roma geleneğine uygun biçimde, kahramanlık sembolleriyle süslenmiştir. Heykelin bir çizimi, Ankonalı gezgin Ciriaco tarafından yapılmış ve bugün Budapeşte Üniversitesi Kütüphanesi’nde korunmaktadır.
Bu anıt, fetihten sonra da ayakta kalmış, fakat 1509 yılında meydana gelen büyük İstanbul depreminde yıkılmıştır. Ayrıca, bu heykel bir Osmanlı minyatüründe de tasvir edilmiştir. Minyatürde, sağ elinde haçlı bir küre taşıyan imparator, sol elini güneşe doğru uzatmakta ve Perslere kendi topraklarında kalmalarını emretmektedir. Bu ikonografi, imparatorun kudretini ve Roma mirasını vurgulayan sembolik bir anlatıdır.
Clavijo ve Buondelmonti’nin anlatımları, 15. yüzyılın başlarında Konstantinopolis’in mimari ve kültürel durumunu gözler önüne sermektedir. Bu dönemde şehir hem fiziksel hem de siyasi olarak çöküş sürecindeydi. Yine de geçmişin izleri, mozaikler, sütunlar, heykeller ve saray kalıntıları aracılığıyla hâlâ hissediliyordu. Bu anlatılar sayesinde, Bizans’ın son dönemine dair önemli bir tarihsel pencere açılmış olmaktadır.